Oyna, Dene, Öğren!

demet-akbag-omo

Çocuk oyun oynarken;

Hayal kurar.

Karar verir. Heyecanlanır. Merak eder.

Araştırır. Farklı düşünmeyi dener.

Bedenini zorlar.

İzler. Dener. Yanılır. Çözüm üretir.

Konuşur. İfade eder.

Kaygıları ile baş etmeyi öğrenir.

Dener. Hatırlar.

Paylaşır.

Mutlu olur!

 Özetle çocuğun mutlu olması ve öğrenmesi, keşfetmesi için oyun oynamanın önemi çok büyük! Bunu ben değil, uzmanlar söylüyor.

Omo’nun ‘Hadi Hareketlen‘ projesi kapsamında çok değerli isimlerin olduğu bir söyleşiye davet edildim. Prof.Dr. Yankı Yazgan, Aktif Yaşam Derneği / Mehmet Ali Çalışkan ve ‘deneyimli anne’ değerli oyuncu Demet Akbağ, bize görüşlerini aktardılar. Kendi adıma çok faydalı bulduğum bir etkinlikti ve bilgilerin ne kadar çok kişiye ulaşması gerektiğini, projenin önemini -inanın- hissettim. Aldığım notlardan kendimce en ilgi çekicileri şöyle;

 Türkiye’de yeterli düzeyde aktif olan (fiziksel olarak) kişi yüzdesi %25. Bu sayıyı oluşturan kitle ise mavi yakalılar. Yani diğer bir deyişle; mecburiyetten hareket halindeler!

Çocuk ve Teknolojiipeksuer.com

“Tablet, tv  karşısında geçirilen her dakika, okulda çocuğa dikkat eksikliği olarak geri dönüyor. Ancak bir çocuk, oyununu oynuyorsa, uykusu yemeği her şeyi düzenli ise elbette ‘kontrollü’ şekilde çizgi filmini de izleyebilir, tabletini de oynayabilir. Sınırları çizmek çok önemli” diyor Yankı Yazgan.

Artık teknoloji bizim çocukluğumuzda olduğu gibi lüks değil, ihtiyaç. Hayatımızın vazgeçilmezi olmuş durumda. Bu doğal bir süreç ve çocuklarımız bizim gibi yetişmeyecekler, bunu farkındayız. “Bugünün gözde mesleklerinin neredeyse yarısı, çocuklarımız büyüdüklerinde, bir 20 yıl sonra ‘gözde’ olmayacak, belki hiç olmayacak” diyordu Ufuk Tarhan örneğin.

Anneler, güçlü, ayakları üstünde duran çocuklar istiyor. Fakat en iyi okulları bile yeterli görmüyorlar?

Öğrenme, deneyimle olur. “Özgüven, empati kurabilme, sınırlarını bilme, karşısındakine saygı duyma, asıl bu meziyetleri kazandığında çocuğumuz mutlu olmalıyız. Bu da ‘mecburi’geçirilen oyun saatleri ile değil, çocuğun hayatının tümüne yayılan ‘deneyimsel öğrenme’ ile mümkün.”

Deneyimsel öğrenme nedir?

Prof.Dr. Yankı Yazgan, oyun oynamanın çocuğun günlük rutininde bir kaç saati kapsayan bir aktivite değil, tüm zamanını kapsayan doğal bir etkinlik olması gerekliliğini vurguladı. Çocuk, duyularını kullanarak öğreniyor, kaydediyor, deneyimliyor. Bir çiçeğe dokunmanın verdiği his, buzun soğukluğu, sivri cismin acısı, bir kapağın çevirince açılması gibi çok küçük görünen ayrıntılar, çocuğun hafızasına adeta ‘tag’ler gibi etiketleniyor ve veri bankasında, yani gencecik beyninde bilgiler depolanmaya başlıyor. Ne kadar duyularının hepsini harekete geçiren oyunlar oynarsa, kendini geliştiriyor, öğreniyor, güveni geliyor.

Annelerin %85’i kendi çocuklarıyla kıyasladıklarında, çocukken arkadaşlarıyla daha fazla oyun oynadıklarını söylüyor. % 81’i biz bugünün çocuklarına göre daha fazla deneyimleyerek ve yaparak öğrenirdik diyor.

Merak en güçlü dürtü ve oyun ve merak birleştiğinde, çocuğunuz sizi şaşırtabilir. Bırakın oynasın, kirlensin, döksün, ıslansın. Hepsinin çözümü var ama hızzzla akan zamanda çocukluğun hiç bir dakikası geri gelmeyecek! Kirlenmek güzeldir.

Oyun Kartları ve Omo Şenliği

Aktif Yaşam Derneği’nce hazırlanan ve Prof. Dr. Yankı Yazgan tarafından desteklenen harika bir projesi daha var Omo’nun. Kurgulanmamış oyun olma özellikleri olan 100 adet oyun kartı hazırlanmış. Bunlar dağıtılacak ve anne-babaların elinde örnek oyunlar olmuş olacak. Bunun dışında çocukların ev dışındaki oyun ihtiyaçlarına dikkat çekmek için mayıs ayında Büyük Omo Şenliği etkinliğini düzenlenecek. Tüm bu deneyimleyerek öğrenme farkındalığını artırma çalışmalarına sinema ve tiyatro oyuncusu Demet Akbağ destek vermeye devam edecek.

  yankı-yazgan

 

mehmet-ali-caliskan

 

Son olarak Omo’nun yaptığı araştırmadan ‘teknoloji’ başlığında rakamsal veriler ilginizi çekebilir;  

  • Çocukların ailelerinden istediği şeylerin başında %85 ile bilgisayar geliyor.

  • Ailelerin %64’ü çocuklarına özel bilgisayar, %49’u akıllı telefon ya da tablet sağlamış görünüyor. Öte yandan annelerin %69’u telefon ve tabletin çocukları için zararlı olduğunu düşünüyor.

  • Çocukların %76’sının her gün televizyon izleme izni var. % 70’inde TV izleme süresi günde 2 saatin üstünde. 
(Ailece yapılan ortak etkinliklerin başında yaklaşık %73 ile televizyon izlemek geliyor)

 

 

Yakın yerler; Gebze Life Port Hotel

Kardı, ateşti, hastalıktı derken zor geçen bir kaç haftanın ardından çok kısa da olsa bir tatile ihtiyacımız vardı. İlk aklıma gelen Şile-Ağva taraflarına baktım, bu dönem için aşırı pahalı geldiler. Adalara baktım, hava yağmurlu olacaktı ve henüz vakti gelmediğini düşündüm. Tesadüfen internette gezerken bulduğum Kocaeli il sınırındaki bu otel hakkında yazılan yorumlar ise beni tatmin etti ve düşünmeden rezervasyon yaptırdım.

Gebze Life Port Hotel

LifePort Hotel, adı Gebze olarak geçse de, TEM’den Sabiha Gökçen Havaalanı tabelaları ile devam ettiğinizde Kadıköy merkezden 35-45 dakika kadar sürüyor. ViaPort AVM’yi 8-10km geçtikten sonra varıyorsunuz. Bazen Bostancı’dan Moda’ya bu sürede varamadığım oluyor, o yüzden bana çok yakın geldi.

Oteli ilk gördüğünüzde dağın başında, tek başına bir yerleşke gibi görünüyor, yadırgıyorsunuz dışarıdan. Ancak girer girmez yeşillik, ağaçlar, bungalov evler, kısacası otelin havası sizi şehirden anında koparıyor.

Odaların, restaurant ve fasilitelerin yer aldığı ana bina dışında bir de bungalovlar var. İster odada konaklıyorsunuz, ister size özel evlerde. Biz bungalovda kaldık. 1+1 şeklinde çok şirin, tertemiz ve eşyaları bakımlı, yeni, içimize sinen bir evde kaldık. Üşüyeceğimizi düşünmüştüm ama yatak odasında duvardaki ısıtma paneli odayı sıcacık yaptı. Salonda da klimayı açtık. Gündüz ise cam-kapı hep sonuna kadar açıktı ve ağaç ve yağmur kokusunu içimize çektik.

Otelin arazisi içinde serbestçe dolaşan bir çok hayvan var. Hepsinin tertemiz bakımlı kulübeleri, kafesleri var ancak hepsinin kapısı açık ve hayvanlar özgürce dolaşıp yuvalarına dönüyorlar. Ördekler, kazlar, tavuskuşları, tavşanlar, kedi evi ve bir sürü kedi, köpekler, süt kuzuları ve koyunlar var.

Otelin bahçesi ve açık havuzu çok güzeldi ancak biz mart ayında gittiğimizden kapalı havuzdan faydalandık. Temiz ve yeterli buldum. Ayrıca spor salonu da vardı.

5 yaşında oğlumuzla çok güzel vakit geçirdik, çocukla kısa tatil için çok uygun bir otel, gönül rahatlığı ile tavsiye edebilirim. Fikir vermesi için çektiğim bolca fotoğrafa geçmeden önce öneri ve eleştirilerim şunlar;

– Kapalı mekan oyun alanı/odası yok. Böylesi doğa içi bir ortamda aranır mı bilmem ama soran olursa diye söyleyeyim.

– Yemek imkanı kısıtlı. Kahvaltı çok zengin, yemekler güzel. Ancak fiyatlar pahalı sayılır. Çevrede en ufak bir alternatif olmadığı için bir nevi mecbursunuz ancak bir küçük su 4tl. Bence aşırı pahalı. Fikir olması açısından; çorba 10tl.

– Kapalı havuz suyu ideal sıcaklıkta ancak havuz çevresi çok soğuk. Çocuğunuza havuz sözü vermeden önce ortam sıcaklığını bir kontrol edin derim.

– Büyük satranç seti keyifli, ayrıca bahçe, oyun parkı, hayvan barınakları, minik süs havuzları, hepsi tertemiz ve çok bakımlı. Çocuk için bisiklet, scooter götürebilirsiniz.

– Baharda veya yazın börtü böceğe karşı çocuk için önlem almak gerekebilir. Örneğin ben alerjik bünyeli bir kişiyim ve bungalov evdeki o mis gibi çam/tahta kokusu bende öksürük yaptı.

– Bu otel için 1 gün az, 3 gün çok, bana sorarsanız 2 gece ideal. İstanbul’da iseniz ve imkanınız varsa Ctesi-Pazar kalıp Pazartesi direk işe gidilebilinir.

– Ulaşım için buradan faydalanabilirsiniz, ama bana sorarsanız en kolay tarifle önce Sabiha Gökçen Havaalanı ve sonra İstanbul Park yönlendirmelerini takip edin, Şekerpınar’a vardığınızda oteli ve tabelasını göreceksiniz.

– Otelin web sitesi www.lifeport.com.tr ‘dir.

IMG_8349

IMG_8354

IMG_8414
Bulut beni mat etmenin haklı gururunu yaşarken :)

IMG_8426

IMG_8427

IMG_8460

IMG_8464

IMG_8478
Kedi evi! Bayıldım!

IMG_8566

IMG_8572

IMG_8580
Life Port Hotel bungalov seçeneği