Teknolojik Anneler ortağım, dostum Derya ile birlikte (Derya Divrikli) Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı desteği ile hayata geçirdiğimiz projemiz Dayanışma Ekranı.
Videoların tamamına BU LİNKTEN ulaşabilirsiniz.

Teknolojik Anneler ortağım, dostum Derya ile birlikte (Derya Divrikli) Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı desteği ile hayata geçirdiğimiz projemiz Dayanışma Ekranı.
Videoların tamamına BU LİNKTEN ulaşabilirsiniz.
Bu blogdaki kaçıncı LEGO yazısı, inanın ben de bilmiyorum. Gerek koleksiyoner olarak, gerek anne olarak Lego o kadar hayatımızın içinde ki, paylaşımlar kaçınılmaz oluyor. Ancak bu seferki biraz farklı, size geçen hafta Lego Education‘ın Türkiye ortağı Teknokta daveti ile katıldığım workshop’tan bahsedeceğim
Lego tuğlalarının oyuncaktan daha fazlası olduğu yadsınamaz. Eğitim öncesinde uzunca sohbet imkanı bulduğum Brent Hutcheson, yıllardır eğitimcilerle, öğretmenlerle, çocuklarla çalışıyormuş. Kendisi meslek olarak teknoloji öğretmenliği yapmış daha önce ve uzun yıllardır da Lego parçaları ile eğitimler veriyormuş. Workshop’umuzda özellikle ilkokul öncesi çocukların ilgisini çekebilecek , yaratıcılıklarını geliştirebilecek farklı bakış açıları üzerinde duruldu.
Çocuk elinde tuttuğunda bir yanı girintili, diğer yanı çıkıntılı, köşeli, sivri, yuvarlak köşeli, çeşitli parçaları elinde yoklar; her biri farklı boydaki ve renkteki parçalar ellerini, gözlerini ve dolayısıyla beynini fazlasıyla meşgul eder.
Tuğlalar atılıp tutulduğunda yakalamak için tüm parmakların çalışması gerekir, çünkü örneğin bir top gibi yuvarlak değildirler ve bu da yine sağ ve sol beyin için ekstra çalışma ister.
Renkler, şekiller, sağ-sol, üst-alt, içinde-dışında, sayılar, artı-eksi işlemlerini öğretmede etkilidir.
Hafıza işlemlerine olanak tanır. Hafıza öğrenme sürecindeki en önemli faktördür.
Farklı açılarda düşünmeye sevk eden, yaratıcılığı destekleyen bir oyuncaktır.
Lego çocuğun görüş açısını, perspektifini de geliştirmesini sağlar. Yani çocuk tam olarak önünde duranla oynamaz, sürekli fiziksel olarak hareket halindedir ve el-göz koordisyonu çalışır durumdadır.
“6 duplo tuğlası bir insanın öngörülen perspektif ölçüsüdür, ki dikkat ederseniz bu tam da bir A4 boyutuna eş değerdir. İşte, oyununu bu A4 boyutunun ötesine genişletebilen çocuğun vizyonu gelişir, yaratıcılığı pekişir. Siz de hala önünüze bir defter verildiğinde yan çevirip yazı imzalayanlardansanız, defteri kendi perspektifinize sokmaya çalışanlardansınız!”
Basit gibi duran ama kaba motor becerilerini ve bedensel koordinasyonu geliştiren eğlenceli oyunlara örnekler;
1- Lego tuğlalarından (örneğin 6 farklı renkli tuğladan) bir şekil oluşturun. Çocuk yaptığınız şekle 3-5 saniye baksın ve sonra kendi önünde dağınık duran aynı renkteki tuğlalarla yapmayı denesin.
2- Farklı renteki 6 Lego tuğlasından bir şekil yapın. Çocukla sırt sırta verin. Sırayla sözel tarifle aynı şekli ona anlatarak yaptırmaya çalışın. Sonra da o size tarif etsin, siz onun gelişigüzel yaptığı modeli tekrarlamaya çalışın
3- Lego tuğlalarını masaya sıralayın ama her birinin yönü, arkası önü vb farklı olsun. Ve her birine bir fiziksel komut atayın; el çırpma, ayak vurma, kahkaha, ıslık gibi. in. Tuğlaların sırasını değiştirip tanımlı hareketleri hatırlamaya çalışın. Daha zorlaştırmak isterseniz daha hızlı ve/veya daha çok tuğla ile deneyebilirsiniz.
4- 2-3 Lego duplo parçasına ihtiyacınız olacak (2 sıralı standart Legolardan 4 uzunluklu 6 tanesini birleştirerek de duploya yaklaşık boyutlarda tuğla elde edersiniz) Çocukla karşılıklı durun (onun göz hizasına inin) Önce sağ elinizle bir tuğlayı atın, sağ eliyle yakalasın. Sonra sol elden sol ele, sonra soldan sağa, sağdan sola, hatta çapraz atıp çapraz tutma gibi her türlü kombinasyonla yakalama oyunu oynayabilirsiniz.
5- Lego tuğlalarından örüntü oluşturabilir, ‘Şimdi ne gelecek?’ sorusunu yöneltebilirsiniz. Renkler ve tuğla boyu çeşitliliği arttıkça, problem zorlaşacaktır.
Bunlar gibi pek çok oyunu kendiniz de üretebilirsiniz! Harfler, sayılar, kuleler inşa edebilir, çok az parça ile hayvanlar yapmayı deneyebilirsiniz. Bulduklarınızı yorum olarak siz de yazın, paylaşayım! “Yeni başlayanlar için Lego” başlıklı yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Instagram’da #ipekslegos olarak yaptığım paylaşımlardan Brent’in en beğendiği, Bulut’un adamı oldu:
Bulut’un adamı meğerse Lego Education’ın en sevdiği oyunların başında geliyormuş; Create a Face!
Taa çocukluğundan beri görmediğin insanın günde 8 kez paylaştığı özlü sözlere, üst kat komşunun pişirdiği -aslında kokusundan fenalık gelen- yemeklere, işyerindeki arkadaşının haftasonu gezmesine, çok tanımadığın ama iş icabı takip ettiğin kişinin günaydın-afiyet olsun-iyigeceler selfielerine maruz kalmak zorunda mısın?
Hatır için takip etme / etmeme çizgisi nerededir, bilen var mı?
Facebook en kalabalık yerlerden biri. ‘En görmediğin’ insanların listende olduğu yerlerin de başında. Annenin komşusundan, çocuğunun sınıf arkadaşı annelerine kadar oradalar… neyse ki gizlilik ayarları da var. Azıcık uğraşla kendi küçük listeni oluşturabilir, herkes hala listende iken hem onların paylaşımlarını engelleyebilir, hem de kendi paylaşacaklarını sadece kendi grubunla paylaşabilirsin. Tabii herkesi listeden çıkaracak cesaretin yoksa! Benim yok, arada babalar gibi hatır var.
Twitter en atarlı sosyal mecra, orada işler nispeten kolay. Yazdığını mı sevmedin, oh hazır bahane bulmuşsun işte; çat kapat, çat engelle. O seni görmesin, sen de onu. Zaten twitter’da sadece eş dost takip etmiyorsun ki; habercilerden sanatçılara ilgi alanın neyse ekliyorsun, aslında istersen listeler de yaparsın ama o kadar dinamik ki ortam itiraf edelim kimse listeyle uğraşmıyor. Bahanen ‘çok olunca takip edemiyorum’ da olabilir, ‘ben sadece şunları şunları takip ederim burada kardeşim’ de olabilir; açıklama gereksin gerekmesin, unfollow en kolay tibıtırda.
Instagram, püsküllü belam. Ay darılmacaların hası burada! Küsmeceler, alınmalar, buradan silersen diğer tüm mecralardan seni silmeler. Tanımadığın insanlardan gelen yorumlara, trolcübaşlarına girmiyorum, o apayrı bir yazı konusu.
Gerçek şu ki Instagram’ın kullanım amaçları çok farklı olabiliyor, kimi iş için kullanıyor, kimi ayda bir giriyor, kimi 1 günde senin 1 ayda koyacağın kadar şey paylaşıyor. En esnek ‘hatır takibi’ kuralı burada olması gerekirken, instagramer sana en sert cezayı veriyor. Oradan silersen diğer her yerden takibi kesme, bir nevi hükümsüz yargılamayı yiyorsun. Yani misal hayatından şekeri çıkardıysan, pastacıyı takipten çıkaramıyorsun, küsüyor! Çocuğum büyüdü, bebekli şeyler görmek istemiyorum diyorsun, öbürü alınıyor. Ay bu sosyal medya işlerinde gözle görünmeyen dertler bitmiyor!
Oğlum ‘pis hareket’ diye bir laf öğrenmiş bugünlerde ve olduk olmadık kullanıyor, engel omak yerine bize de bulaştı. Şimdi bu ‘anfarov’ etmeler pis hareket midir diye sorarsan; bence değildir, temiz harekettir, dürüsttür, ferahtır. Alınganlık yapanların sosyal medyaya giriş 101’den başlamaları gerekir.
Birbirinden yetenekli girişimci anne arkadaşlarım var benim. Fatma onlardan biri, hatta bir Anneler Günü etkinliğinde tanıştığım ilk ‘anne blogger’ arkadaşlarımdan.
Tarçın Pasta Evi blogu ile tanıdım onu. Bir süredir organizasyon işine el attı, çok da güzel oldu; konsept partiler, doğumgünü organizasyonu, özel günler, blogger eventler.. Hepsini titizlikle ve çok güzel organize ediyor arkadaşım.
Yine bir anneler gününde bu kez Fatma’nın etkinliğine davetliydim. Anne Çocuk etkinliğinden elim kolum dolu döndüm, nasıl mı?
Kapıda ismimizle karşılandık, salonun büyüklüğünü görünce şaşırmadım desem yanlış olur. Çok şık bahar masalarında, açık büfe yiyecekler eşiliğinde, uzman sohbetleri, eğlenceli çekilişlerle, bol kahkahalı bir gün geçirdik. Dila’nın da doğumgününü kutladık aynı zamanda, çocuklar da unutulmamıştı elbette. Çok ama çok eğlendiler. Çocuklar için;
45 sponsor marka vardı. Fatma bunu nasıl yapıyor bilmiyorum! Her birimize ayrı ayrı hazırlanmış parti poşetleri ile uğurlandık. Çok çok tebrik ediyor ve sonra da hem bugüzel gün, hem birbirinden keyifli armağanlar için teşekkür ediyorum!
Tarçın Events web sitesi için burayı tıklayabilir, Facebook sayfası için burayı ziyaret edebilirsiniz.
Düşününce biz annelerin hayatta en çok heyecanlandığı ve hiçbir zaman da unutmayacağı (unutmak da istemeyeceği) an, bebeklerimizin doğum anıdır! Doğumda bebeğimin ilk defa ağlarken çıkardığı ses hâlâ kulaklarımda. :)
Doğumdan sonra yüzlerine her baktığımızda bu heyecanın onlarla birlikte hızla büyüdüğünü de hissederiz. Bu yüzdendir ki bebeklerimizin doğum günleri hem onlar hem de bizim için çok önemli! :)
Pegasus bu heyecanımızı görüp yaşadığımız bu mutluluğu daha da artırarak çocuklarımızın doğum günlerini uçaklarında kutlamaya başladı! Hem çocukları hem de bizi çok mutlu ediyor!
Tüm anne babalar bu videoyu izlemeli. :) http://youtu.be/hKi6S_iZxLM
Bir boomads advertorial içeriğidir.
72. Altın Küre ödülleri adayları ve kazananları;
Filmler
En İyi Film – drama / Best motion picture – drama
“Boyhood”
“Foxcatcher”
“The Imitation Game”
“Selma”
“The Theory of Everything”
En İyi Film / Müzikal veya komedi / Best motion picture — musical or comedy
En İyi Kadın Oyuncu / Best actress in a motion picture – drama
Julianne Moore, “Still Alice”
Jennifer Aniston, “Cake”
Felicity Jones, “The Theory of Everything”
Rosamund Pike, “Gone Girl”
Reese Witherspoon, “Wild”
En İyi Erkek Oyuncu / Best actor in a motion picture — drama
Eddie Redmayne, “The Theory of Everything”
Steve Carell, “Foxcatcher”
Benedict Cumberbatch, “The Imitation Game”
David Oyelowo, “Selma”
Jake Gyllenhaal, “Nightcrawler”
En İyi Erkek Oyuncu – müzikal veya komedi /Best actor in a motion picture — musical or comedy
Michael Keaton, “Birdman”
Ralph Fiennes, “The Grand Budapest Hotel”
Bill Murray, “St. Vincent”
Joaquin Phoenix, “Inherent Vice”
Christoph Waltz, “Big Eyes”
En İyi Kadın Oyuncu – müzikal veya komedi /Best actress in a motion picture — musical or comedy
Amy Adams, “Big Eyes”
Emily Blunt, “Into the Woods”
Helen Mirren, “The Hundred-Foot Journey”
Julianne Moore, “Maps to the Stars”
Quvenzhane Wallis, “Annie”
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu -film / Best supporting actor in a motion picture
J.K. Simmons, “Whiplash”
Robert Duvall, “The Judge”
Ethan Hawke, “Boyhood”
Edward Norton, “Birdman”
Mark Ruffalo, “Foxcatcher”
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu -film / Best supporting actress in a motion picture
Patricia Arquette, “Boyhood” (* WINNER)
Jessica Chastain, “A Most Violent Year”
Emma Stone, “Birdman”
Meryl Streep, “Into the Woods”
Keira Knightley, “The Imitation Game”
En İyi Animasyon / Best animated feature film
“How to Train Your Dragon 2”
“Big Hero 6″
“The Book of Life”
“The Boxtrolls”
“The Lego Movie”
En İyi Yönetmen / Best director
Richard Linklater, “Boyhood”
Wes Anderson, “The Grand Budapest Hotel”
Ava DuVernay, “Selma”
David Fincher, “Gone Girl”
Alejandro Gonzalez Inarritu, “Birdman”
En İyi Senaryo / Best screenplay
Alejandro Gonzalez Inarritu, “Birdman”
Wes Anderson, “The Grand Budapest Hotel”
Gillian Flynn, “Gone Girl”
Richard Linklater, “Boyhood”
Graham Moore, “The Imitation Game”
En İyi Müzik / Best original score
Johann Johannsson, “The Theory of Everything”
Alexandre Desplat, “The Imitation Game”
Trent Reznor, Atticus Ross, “Gone Girl”
Antonio Sanchez, “Birdman”
Hans Zimmer, “Interstellar”
En İyi Orjinal Şarkı / Best original song
“Glory,” from “Selma”
“Big Eyes,” from “Big Eyes”
“Mercy Is,” from “Noah”
“Opportunity,” from “Annie”
“Yellow Flicker Beat,” from “The Hunger Games: Mockingjay — Part I”
En iyi yabancı film / Best foreign language film
“Leviathan” (Russia)
“Force Majeure Turist” (Sweden)
“Gett: The Trial of Viviane Amsalem Gett” (Israel)
“Ida” (Poland/Denmark)
“Tangerines Mandariinid” (Estonia)
TELEVİZYON
En İyi Televizyon Dizisi -drama / Best TV series — drama
“The Affair”
“Downton Abbey”
“Game of Thrones”
“The Good Wife”
“House of Cards”
En İyi Erkek Oyuncu – drama / Best actor in a TV series — drama
Kevin Spacey, “House of Cards”
Clive Owen, “The Knick”
Liev Schreiber, “Ray Donovan”
James Spader, “The Blacklist”
Dominic West, “The Affair”
En İyi Kadın Oyuncu – tv dizisi / Best actress in a TV series — drama
Ruth Wilson, “The Affair”
Claire Danes, “Homeland”
Viola Davis, “How to Get Away With Murder”
Julianna Margulies, “The Good Wife”
Robin Wright, “House of Cards”
En İyi TV Dizisi – komedi / Best TV series — comedy
“Transparent”
“Girls”
“Jane the Virgin”
“Orange is the New Black”
“Silicon Valley”
En İyi Oyuncu – tv dizisi, komedi / Best actor in a TV series — comedy
Jeffrey Tambor, “Transparent”
Louis C.K., “Louie”
Don Cheadle, “House of Lies”
Ricky Gervais, “Derek”
William H. Macy, “Shameless”
En İyi Kadın Oyuncu – tv dizisi, komedi / Best actress in a TV series — comedy
Gina Rodriguez, “Jane the Virgin”
Lena Dunham, “Girls”
Edie Falco, “Nurse Jackie”
Julia Louis-Dreyfus, “Veep”
Taylor Schilling, “Orange is the New Black”
En İyi Tv Filmi veya kısa dizi / Best TV movie or miniseries
“Fargo”
“The Missing”
“The Normal Heart”
“Olive Kitteridge”
“True Detective”
En İyi Erkek Oyuncu – tv filmi veya mini dizi / Best actor in a miniseries or TV movie
Billy Bob Thornton, “Fargo”
Martin Freeman, “Fargo”
Woody Harrelson, “True Detective”
Matthew McConaughey, “True Detective”
Mark Ruffalo, “The Normal Heart”
En İyi Kadın Oyuncu – tv filmi veya mini dizi / Best actress in a miniseries or TV movie
Maggie Gyllenhaal, “The Honorable Woman”
Jessica Lange, “American Horror Story: Freak Show”
Frances McDormand, “Olive Kitteridge”
Frances O’Connor, “The Missing”
Allison Tolman, “Fargo”
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu – tv filmi veya mini dizi / Best supporting actor in a series, miniseries or TV movie
Matt Bomer, “The Normal Heart”
Alan Cumming, “The Good Wife”
Colin Hanks, “Fargo”
Bill Murray, “Olive Kitteridge”
Jon Voight, “Ray Donovan”
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu – tv filmi veya minidizi / Best supporting actress in a series, miniseries or TV movie
Joanne Froggatt, “Downton Abbey”
Uzo Aduba, “Orange is the New Black”
Kathy Bates, “American Horror Story: Freak Show”
Allison Janney, “Mom”
Michelle Monaghan, “True Detective”
2014’ün neredeyse son dakikasında gelişen süpriz eventi, benim için geçtiğimiz yıla çok keyifli bir veda oldu. Tavsiye Evi’ne davetliydim ve her zaman dostça ağırlandığım bu mekanın yeni bir projesi hayata geçmişti; Tavsiye Melekleri.com
Renan Tavukçuoğlu’nun kurduğu Tavsiye Evi, gerçekten de yaşayan bir ev aslında! Baştan aşağı marka tavsiyeleri ile dayalı döşeli olan ev, asla bir show room değil, bu evde kendinizi eş dost ziyaretinde hissediyor ve misafir olarak dört dörtlük ağırlanıyorsunuz. Bu evde Tavsiye Melekleri olarak adlandırılan üye kadınlar, yeni çıkacak olan ürünleri herkesten önce ürünleri deneme ve bu deneyimlerini diğer kadınlarla paylaşma imkanı buluyorlar. Wom marketing diye adlandırılan, ağızdan ağıza pazarlama yöntemine son derece viral, birebir ilişkili sonuç getiren bu mekanda markalar, hedef kitlelerine doğrudan ve samimi bir pazarlama yöntemiyle ulaşmış oluyorlar. Sevgili Renan’ı ve eşi Erdem’i bir kez daha tebrik ederim.
İşte şimdi de Tavsiye Meleklerinin forumlara katılarak bilgi ve tavsiyelerini paylaşabileceği, Melek Blogger’ların yazılarını takip edilebileceği, Uzman Melekler’le yakınlaşabileceği ve Melek Tavsiyelerinden faydalanabileceği bir site açtılar. 70,000’den fazla üyesi olan Türkiye’nin en güçlü kadın topluluğu Tavsiye Melekleri artık bu site aracılığıyla çok daha interaktif olabilecekler.
Kutu Kutu Parti Handem’in ‘cool’ teması maviler, beyazlar karşıladı bizi. Blogger arkadaşlarım, Tavsiye Evi ekibi, birbirinden değerli diğer melekler ile çok keyifli bir gün geçirdik.
#TavsiyeMelekleri
Web sitesi için : http://tavsiyemelekleri.com/
Facebook için : https://www.facebook.com/pages/TavsiyeMelekleri/547321145374588
Instagram için : http://instagram.com/tavsiyemelekleri
5 günlük tatilin, cümbür cemaat bizim evde kutlanılan yılbaşının ve kaç kez kurup kalktığını bilmediğim sofranın yorgunluğunun ardından, evde tek başıma kalabilmenin huzuru var, itiraf ediyorum! Yeni yılın ilk Pazartesi günü yazdığım bu yazı, şu meşhur #yeniyıl kararlarımdan biri aslında, evet bloguma daha fazla ilgi göstereceğim. Yeniden. :)
Facebook ÇolukÇocuklu sayfamda paylaştığım onca yaratıcı fikirden, Pinterest sayfalarımda biriktirdiğim onca görselden sonra yılbaşı soframda görseli değişik ne vardı derseniz… telaşeden bir tek pilavı kek kalıbımla şekillendirip koymayı akıl ettim! Yılbaşı temasını oldum olası çok sevdiğimden tabak çanak herşey yeşil-kırmızı olunca diğer yemeklerim sade olarak kaselerdeydi.
Anneanne & dede, babaanne ve nine bizde olunca, günün kazanını (ve tabii ki şımaranı!) Bulut oldu. Sizi bilmem ama biz yakınlarımızın hediye seçimlerine çok müdahale ediyoruz; iyi mi yapıyoruz kötü mü, ayıp mı ediyoruz onu da bilmiyorum. Ama sonuçta, Bulut’un çok severek oynayacağı şeyler geliyor! İfadeden belli değil mi?
5 uğurlu sayımdır, 2015’e de öyle bir içim ısındı şimdiden. Sizlere de umut dolu, sağlıklı bir yıl dilerim. Takipte kaldığınız ve paylaşımlarıma destek verdiğiniz için tekrar ve çok çok teşekkür ederim!
İpek Süer
Bir bebeğin hayatında, ana rahmine düştüğü andan itibaren sayılan ilk 1000 günün çok önemli olduğunun altını çizmek isteyen Nestle, özellikle bu dönemi aydınlatıcı bilgiler içeren bir web sitesi hazırladı.
Anneysen.com ekibinin davetlisi blogger anneler olarak, #iyibüyüsüniyiyaşasın #ilkbingün etkinliğine katıldım; Wyndham Istanbul Kalamis Marina‘da Prof. Dr.Gülnihal Şarman‘ı ve Rebul Eczanesi sahibi Eczacı Mehmet Müderrisoğlu’nu dinledik hep birlikte.
Diyetisyen Ece Durukan’ın konuşması ile başlayan seminerde bebek için anne sütü önemi, gıdaya geçiş dönemi, ve ilk 3 yıl çocuğun beslenmesi hakkında kısaca bilgiler dinledik. Nestle’nin dünyadaki ilk bebek maması üreten şirket olduğunu vurguladı Ece Hanım, bunu biliyordum ve kişisel olarak Nestle markasına onlarca yıldır bozmadıkları kalitelerinden ötürü bir sempatim vardır.
Çok sevgili Prof. Gülnihal Hanımı dinlemeden önce bizler neler yaptığımızı anlattık kısaca ve karşılıklı paylaşımlarla güzel bir etkileşim oldu. Daha sonra hocamızı dinledik; bebeğin ilk günlerini anlattı, duyu organlarının gelişimini, beslenmenin beyin ve tüm sinir hücreleri için önemini görsellerle anlattı. Gülnihal Hanımı saatlerce dinleyebilirdim, bilgileri yanlış aktarmamak adına da fazla girmiyorum; iyibuyusuniyiyasasin.com’a uğrayınız diyorum. Anne adayları ve anneler hatta çocuğu büyütecek olan, onunla vakit geçirecek olan her kim veya kimler ise çok faydalanabilirler siteden.
Siteyi beğendim. Çok net bir şekilde ay/yaş seçimi yaparak istediği bilgilere ulaşabilir kullanıcı. Ben günümüzde anneannelerin, babaannelerin de güncel bilgileri takip ederek ‘çok okuyan, çok araştıran’ annelerele açığı kapama isteği içinde olduklarını biliyorum. Çünkü devir ezber bozma devri, eski bildiklerimizi unutuyoruz hepimiz;bu açıdan çok basit ve anlaşılabilir olmasını isabetli buldum. Site ayrıca akıllı telefonalrdan ve tabletlerden de oldukça pratik ve scroll-on mantığına uygun,tıkır tıkır işleyen bir site olmuş.
Etkinlikte kameram elimdeydi ve Teknolojik Anneler adına kısa bir film derledim, buradan veya aşağıda izleyebilirsiniz. Anneysen.com‘a daveti için teşekkür ediyor, Nestle’yi projeden ötürü tebrik ediyorum. Atelier Rebul‘a da teşekkür ederim, etkinlikle hep gülümseme ile hatırlayacağım bir hediye verdiler, blog ismimle etiketlenmiş bir parfüm. Ne diyelim, hepimizin ortak dileği #iyibüyüsüniyiyaşasın‘lar!
Emzirme Araştırması 2014 var elimde. Lansinoh markası 9 ülkede annelerin emzirme eğilimlerini araştırmış. O kadar ilginç ayrıntılar dikkatimi çekiyor ki; bu araştırmanın doktorlar, hemşireler, aile hekimleri ve hatta tüm eğitimciler tarafından incelenmesi iredelenmesi gerekiyor.
9 ülkede yaşayan annelerle yapılan araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de anneler uzun ve istikrarlı emzirme süresi ile başı çekiyor. Örneğin Fransızlar 3-6 ay emzirme hedefi koymalarına rağmen bunu gerçekleştirebilen annelerin yüzdesi 31. Türkiye’de ise annelerin %53’ü 12-24 ay emzirmek istiyor ve %43’ü hedefine ulaşıyor.
‘Bebeğimi sağlığı için emziriyorum’ diyen annelerimizin oranı %89. Harika!
‘Emzirmek, bir bebeği beslemenin en doğru yoludur’ diyor Türk annelerin neredeyse tamamı, %96,8
Ancak, “Bebeğinizi emziremeseydiniz kendinizi suçlu hisseder miydiniz?” sorusuna Türkiye’den %91 oranında ‘Evet’ gelmiş. Diğer ülkelerde de oran bu kadar yüksek olmasa da ‘evet’ önde iken, sadece Almanya’daki anneler yüzde 61 oranıyla “hayır” demişler.
Yine başı çektiğimiz bir başlık; Toplum içinde emzirmeyi yanlış buluyormuşuz, annelerin %20’si ‘Doğru bulmuyorum’ yanıtını vermiş. İngiltere, ABD ve Brezilya’da anneler dışarda emzirmeyi ‘tamamen doğal’ bulurken, Çin ve Fransa’daki anneler de ‘utandırıcı’ buluyorlarmış.
Türkiye’de toplum içinde emzirmeyi “utandırıcı” bulanların oranı yüzde 17; “yanlış” bulanların oranı ise yüzde 20 olarak karşımıza çıkıyor. Toplum içinde emzirmeyi “tamamen doğal” bulanların oranı yüzde 38 iken, Türk annelerinin yüzde 25’i toplum içinde emzirmeyi “kaçınılmaz” buluyor.
Tüm dünyada annelerin ortak sorunu “gece emzirmek için uyanmak”
Araştırmaya katılan dokuz ülkede de; “gece emzirmek için uyanmak”, emzirme zorlukları konusunda verilen en yaygın üç cevap arasında yer alıyor. Türkiye’de emziren annelerin yüzde 37,7’si bunun kendileri için en büyük zorluk olduğu görüşünde. Türkiye’deki emzirme zorluğu konusundaki en yaygın cevaplar ve oranlar ise şu şekilde: Toplum içinde emzirmek zorunda kalmak (yüzde 30,5) , emzirmeye bağlı yaşanan ağrılar (yüzde 30,2).
Araştırmaya katılan ülkedeki annelerin ve anne adaylarının büyük çoğunluğu göğüs pompası kullanıyor ya da kullanmayı düşünüyor
Lansinoh’un emzirme araştırmasına göre; Türkiye’de bu oran yüzde 72,6. Göğüs pompası kullanan ya da kullanmayı düşünen annelerin oranı yüzde 85 ile Çin’de en yüksek, yüzde 65 ile Fransa’da ise en düşük.
“Emzirme Araştırması 2014” nedir?
İngiltere, Amerika, Brezilya, Çin, Fransa, Almanya, Macaristan, Meksika ve Türkiye olmak üzere 9 ülkede, 18-40 yaş arasında, bebeği 2 yaşının altında olan 13 bini aşkın anne ve hamilelerin katıldığı araştırma sonuçları, dünya genelindeki farklılıkları ortaya koyarken, bir yandan da emzirmenin evrensel bir deneyim olduğunu gösteriyor.
Lansinoh Türkiye Araştırması 2014; 18-40 yaş arasında, bebeği 2 yaşının altında olan anneler ile hamilelerden 1.007 kişi örneklem alınarak, 7 ilde geçekleştirilmiştir.
Lansinoh Global Emzirme Araştırması 2014; 18-40 yaş arasında, bebeği 2 yaşının altında olan anneler ile hamilelerden 13.169 kişi örneklem alınarak, 9 ülkede geçekleştirilmiştir. Ülkeler; Amerika, İngiltere, Almanya, Türkiye, Fransa, Çin, Meksika, Macaristan ve Brezilya.
Lansinoh Emzirme Araştırması 2014’ün tüm içeriğine bu linkten ulaşabilirsiniz.
Disney Channel’ın yepyeni çizgi filmi Star Wars Asiler’in dünya lansmanı kapsamında ailecek Forum İstanbul’a davetliydik. Multi Turkey bünyesindeki Forum Alışveriş Merkezleri ve Gordion AVM işbirliğinde çok özel bir etkinlik düzenlendi. Her yaştan Star Wars hayranının yanı sıra moda, sanat, televizyon ve cemiyet dünyasından ünlü simaların çocuklarıyla birlikte katıldı. Naz Elmas, Özlem Yıldız, Ayşe Kucuroğlu, Bennu Gerede, Ömür Gedik, Ebru Destan, Esin Övet, Ayşe Tolga, Tuğba Coşkun ve Oben Budak da oradaydılar.
İşbirliği kapsamında aralarında İstanbul, İzmir, Trabzon, Aydın, Mersin, Kayseri, Gaziantep, Denizli ve Ankara’nın bulunduğu 9 ilde eş zamanlı düzenlenen etkinliklerde toplamda 601 kişilik katılım ile “En Geniş Katılımlı Işın Kılıcı Eğitimi” kategorisinde Guinness Dünya Rekoru kırıldı. Rekoru takiben Disney Channel’da 4 Ekim’de yayınlanacak Star Wars Asiler’in 44 dakikalık özel bölümünün Türkiye’deki ilk gösterimi yapıldı.
Etkinliğin gerçekleştiği tüm illerde toplam 601 Star Wars hayranının oluşturduğu kalabalık sayesinde dünyada bir ilk gerçekleştirildi ve “En Geniş Katılımlı Işın Kılıcı Eğitimi” kategorisinde Guinness Dünya Rekoru kırıldı. Rekor denemesi sırasında katılımcılar Işın Kılıcı kullanmanın inceliklerini öğrendiler. Rekor tescili ile birlikte eğitim sertifikalarıyla ödüllendirilen katılımcılara daha sonra Türkiye’de ilk defa Star Wars Asiler’in 44 dakikalık özel bölümünü izleme fırsatı da sunuldu.
Star Wars Asiler, Türkiye’de 4 Ekim Cumartesi günü saat 11:00’de 44 dk’lık özel bölümüyle Disney Channel’da başlıyor. 17 Ekim’den itibaren ise her Cuma saat 18:00’de yeni bölümleriyle yine Disney Channel’da hayranlarıyla buluşmaya devam edecek.
Star Wars Asiler tanıtım videosu için: https://www.youtube.com/watch?v=P8TmrHjqAtQ
Star Wars Asiler hakkında daha fazla bilgi ve karakterlerin tanıtım videoları için: http://www.disneyturkiye.com.tr/star-wars/asiler
Star Wars dünyasını daha yakından takip için: https://www.facebook.com/StarWarsTurkiye
İster en iyi okullara git, başarı belgelerin duvarlarını süslesin.
İster en çok kazanan ol, ister en beğenilen.
İster kusursuz evinde otur bütün gün, ister dünyada adım atmadık yer bırakmamış ol.
İster en yeniler senin olsun, ister en ulaşılmazlar.
Paylaşmadıktan sonra değeri yok.
İçini titreten, yüreğini ısıtan sevgi yoksa hayatında eğer, yoksunsun.
Hiç bir değeri yok elle tutabildiklerinin.
Hayatta en iyi şeyler bedava!
Sevgi bunların başında.
Biz anneler, çocuklarımız ile ilgili endişelerimizden dolayı onların potansiyelini bazen göremeyebiliyoruz. Oysa hayata bir de onların gözünden bakmayı denesek…. Hayata çocuklarınızın gözlerinden bakıp, gülümsemeye ne dersiniz? Endişeleriniz onların yaşayarak öğrenmesinin önüne geçmesin…
Bir boomads advertorial içeriğidir.
Benim oğlum evimize çok yakın bir yuvaya gidiyor. Yaz tatilinde okulumuz hizmetine devam etti etmesine ama, ailesiyle tatile çıkan ve ya yazlığa giden çocuk sayısı o kadar fazlaydı ki, oğlum sınıfta 3-4 arkadaşıyla kala kaldı. Ben ne yaptım? Ben de Bulut’u okuldan aldım, en azından sınıf eski neşesini bulana kadar gitmesini istemedim. Doğru mu yanlış mı, bilmiyorum. Kendimce geçerli sebeplerim vardı ki, onları da aşağıda uzunca yazdım. Yazdım çünkü birilerinin işine yarayabileceğini düşündüm.
Oğlum ilk kez 18 aylıkken oyun grubuna başladı. Haftada 3 kez, ay olarak en yakınlarıyla 5-8 kişilik oyun grubunda 2 saat oynuyorlardı. Sadece oynamak. Bulut çok rahattı, daha ilk günden arkasına bile dönüp bakamadan beni bıraktı. Her yönden sosyalleşmesinin faydasını gördük, örmeğin başladıktan sonra sadece bir ay içinde akıcı konuşmaya başladı. Sanki bunu beklermiş gibi.
Bir sonraki döneme (24 aylık olmuştu) 5 yarım gün başladık. Yine herşey yolundaydı. Çok mutluydu, çıkmak istemiyordu; öyle ki ordaki süremiz dolduğunda hep birlikte çoluk çombak parkta oynamaya devam ediyorduk grup arkadaşlarıyla. Fakat gittiğimiz yer sadece oyun grubuydu ve Bulut 2,5 olunca yeni arayışa girdik mecburen.
Evimize çok yakın ve çok güvendiğim bir arkadaşımın da önerisiyle bir anaokuluna başladı bu kez, Yine haftada 5 gün, yarım gün. Neden yarım gün tercih ettin derseniz; Biz Bulut’la daha iyi iletişim halinde olabilmek için 24 aylıktan itibaren profesyonel yardım alıyoruz, yarım gün devam etme kararını da ekiple beraber verdik. “Okulda çok mutlu, çok sosyal, her şey çok yolunda. 2,5 yaşında 5 tam gün yaparak her hangi bir olumsuzluğa mahal vermeyelim şimdilik” dedi doktorumuz. Zaten yarım gün de olsa ‘çocuksuzluk’ tüm işlerimi halletmeme yetiyordu. Yardımcısız ve bakıcısız olduğumdan okulda geçen 2,5 saat bana ilaç gibi geliyordu. Olanlar yaz döneminde oldu.
Bulut 3 yaşını geçmiş, 5 yarım güne çok alışmıştı. Yaz dönemi geldiğinde öğretmeni tatile çıktı, olaylar bundan sonra başladı. Belirli bir programın olmayışı ve çocukların sürekli bahçede boyama vb yapmaları ve asıl önemlisi stajer öğretmenin -çok sonradan öğrendiğim- olumsuz davranışları Bulut’u okuldan soğuttu.
Koşarak okula giden çocuk gitti, yerine okulun sokağına bile girmeyen, kendini yerlere atan çocuğa dönüştü. Zorlama ile hiç bir yere varılamayacağını artık öğrendiğimden acil danışmanlarımıza başvurduk. ‘Problem büyük’ dediler, çocuğun okulda sürekli cezalandırıldığı, dışlandığı, sınıfta tek başına bırakıldığı ve bunun gibi -başımdan aşağı kaynar sular döken- bir çok ayrıntı çıktı oyun terapisinde ortaya. Okula mecburi ara verdik, ‘En az 2 hafta bambaşka şeyler yapın’ dedi doktorumuz, kendimizi parklara, dağlara, kamplara vurduk. 1 ay ara ile başladık. 3 ayda anca toparladı. Ve.. okul değiştirdik.
3,5 yaşında başladığı yeni ana okulunda tam 1 yılı geride bıraktık. Bu okulda da doğal olarak öğretmen izinleri başlayınca açıkcası gerildim. Risk alamadım. Bulut düzen istiyor, bir iş planlı programlı saatinde yapılırsa inanılmaz mutlu. Ve ben işte bu sebeplerden yazın okula ara verdim.
Hep diyorlar ya uzmanlar ‘Her çocuk farklı’, evet aynen öyle ve onu en iyi siz anlayabilirsiniz. Önsezilerinize güvenin ve uyanık olun diyorum, ama gerçekten uyanık olun. Çocuğun kendi kendine oyun oynarken konuşmalarını dinleyin, ne ipuçları duyacak ve şaşıracaksınız!
Konuyla ilgili olarak bir öneride bulunmak isterim; KatkisizSevgi.com isimli sitede ‘Okula Dönüş’ başlığı altında okula başlangıç, korkular, ödevler ve daha bir çok konuda uzman görüşleri ile hazırlanmış destek yazıları bulabilirsiniz. Sayfaya buradan ulaşabilirsiniz.
Eve girerken anahtarı çevireceksin, başka kimse kılını kıpırdatmazken o koşup gelecek. Bir kez değil, birkaç kez değil, her seferinde gelecek. Sen telaşla içeri dalarken o ayaklarına dolanacak, o kadar itekleyecek ki ayağını bacağını, kıpırdayamayacaksın. Çekil kızım, çekil oğlum dedikçe coşacak.
Ayağından başına scan edecek seni adeta. Neredeydin, kimlerleydin kayıt alınacak, gerekirse hesap sorulacak. Uzun bir “mıııııııh!” veya “Kııııııh!” yemen muhtemel. Elinden bıraktığın her bir torbaya kafa sokulacak, mümkünse bir tanesinin içine atlanıp evin içinde iki tur dönülecek. Poşetlerin kağıt olanı daha makbul olacak, poşetlerin eve gelişi günlerce kutlanacak.
Parmak ucunda tuvalete gideceksin. Kapında bitecek. Çıkana kadar gözünü kapı koluna dikip miyavlayacak. Üşenmeyip içeri alırsan daha fena. Onunla ilgilen diye türlü şaklabanlık yapacak, musluğa pati atıp 3-5 damla düşürecek, sonra patileri silkeleyecek, küvete girecek, banyo perdesinin arkasındaki gizli düşmanlarla savaşacak, belki perdeyi kafasına indirecek. Sen diş fırçalarken kendine bakma ona bak diye, aynanın önündeki incecik rafa bile çıkabilir; çıkamazsa da tek tek üstündekileri aşağı atacak, arkasından hayretle bakacak. Sonra bi tane daha, bi tane daha. Ayrıca çamaşır makinesinin kapağını açmak için günlerce uğraşacak. Açık bulursa ya içine girip kurulacak, ya içindekileri zevkle yere boşaltıp zaferle yığının tepesine oturacak.
Sen çamaşırı asarken o alttan çalışacak. Her astığın parçaya saldıracak. Onu yukarı alacaksın, bu sefer taktığın her bir mandala takacak. Onları kemirmeye kalkacak, senin ellerine patiler atacak. İtekledikçe daha çok coşacak, 3-5 temiz çamaşır yere düşecek. Çamaşır toplamak ise daha maceralı. Yazarken bile yorulur insan.
Sonra ütü var. Sen ütü yaptığın süre boyunca, sanki dünyadaki en hayranlık uyandırıcı işi yapıyormuşsun gibi senden gözünü ayırmayacak. Sen bir saniye arkanı döndüğünde mis gibi sıcakcık çamaşırların en üstüne gururla yatmış olacak.
Dolap ve çekmecelerde boşluk doldurmaca oyunu var bunların bir de. Boş değilse de boşaltırlar ha… Sen istediğin yöntemi geliştir, yok! O çekmece boşalacak, veya o kazaklar itilerek arkasına geçilecek!
Televizyon izletmeyecek, sen kumandayı ekrana uzattıkça o kumandanın köşesinde çenesini kaşıyacak. Koltukta kaç kişi olursa olsun kendine yer açacak, gerekirse itekleyecek ve sığışacak. Tıkırtısından sürekli tv sesini bir tık yükselteceksin. Zaten kucağında uyuyacak bir bardak suya muhtaç kalacaksın. Kendi evinde emir kulu olacaksın.
Eve geç kalamayacaksın. Dışardaysan sürpriz gelişen planları pas geçeceksin. Çantanda çocuğunun 3 gün yetecek kadar kıyafeti, acil durum ilacı püsürü vardır ama hazırlıklı çıkmadıysan tıpış tıpış eve döneceksin onun için.
Alışverişin hiç bitmeyecek. Olmadık zamanda maması biterse inadına 10 markette bulamazsın istediğini. Hazırlıklı olacaksın. Dünyanın sonu geliyormuş gibi stok yapacaksın. Hangi markayı kim nerede kaça satıyor, işin kurdu olacaksın. Piyasadaki kum çeşitleri hakkında doktora tezi yazabilecek kadar çok şey bileceksin.
Çok sevdiği arkadaşların olacak, sinir olacaksın. Hiç sevmediği arkadaşların olacak yine sinir olacaksın. Yeri gelecek, eve gelen elini kolunu oynatamayacak, ayak-el-parmak saldırısı tehdidi altında sohbet ortamı yaratmaya çalışacaksın.
Yok yok, sen kediyi boşver. En iyisi iyi bir komşu. Sıkıldın mı, çat karşında. Bardağını istediğin yere koyarsın, ayağını istediğin yere uzatırsın. Yoksa öbür türlü ne asla ve asla düzgün durmayan kilimlerle baş edebilirsin, ne de bu kadarı fazla dedirtecek karşılıksız sevgiyle.
Bir blogger event düşünün ki, kahvaltıya gittiğinizi sanıp, eliniz kolunuz dolu dönüyorsunuz.
O kadar ki, ufak tefek hediyelerden, el emeği göz nuru elişlere, şampundan yüz kremine … hatta hediyelerin arasında bir de Arica Merlin elektrikli süpürge de vardı. Böylesini ilk kez yaşadım.
Anneler Günü etkinliği olarak Sevgili İlknur’un Anne Sultanlar temasıyla organize ettiği kahvaltıya davetliydim. İlknur o kadar hazırlanmış, o kadar güzel organize olmuştu ki, hepimizi yıpratan ve ciğerimize oturan haberleri henüz atlatamadığımız bir haftanın ardından, bir kaç saatliğine de olsa nefes almak tüm anne konuklara iyi geldi.
Kahvaltımızı ettik, birbirimizi tanıdık. Kliksa‘yı dinledik. MakaraKırkYama’nın ve Kavanoz Dipli Dünya isimli girişimleri yapan kadınlarımızı dinledik. Milango çikolatalar, Zaferan Osmanlı Şerbeti (bayıldım!!!), Nar Gourmet ürünlerini tattık.. Ve daha neler neler, ürünleri kullandıkça instagram hesabımda paylaşıyorum. Burada görebilirsiniz.
Bu keyifli gün için arkadaşıma çok teşekkür ediyor, ellerine sağlık diyorum!
Saymakla bitiremeyeceğim bu değerli sponsorların Facebook sayfalarını beğeninize sunuyorum. Buyrunuz;
Mustela | Kliksa | MadameDuevent |
Gelince | Milango | Biscolata Pia |
Avene | Elancyl | Ducray |
İlknur’un Davetli Listesi şöyleydi;
http://www.tarcinpastaevi.com/
http://kakuleninbebekleri.blogspot.com.tr/
http://nimostylo.blogspot.com.tr/
http://www.alisverismakyaj.com/
http://livalim.blogspot.com.tr/
http://pastakasri.blogspot.com/
Özgürlüğümüz kısıtlanamaz
#TwitterBlockedinTurkey
T.C. Anayasası VIII. DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA VE YAYMA HÜRRİYETİ Madde 26 Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma haklarına sahiptir.
Dün gece yarısı ülkemizde anayasa ihlal edilmiştir. Uluslar arası bir sosyal paylaşım ağı olan Twitter’a erişim farklı mahkeme kararları ile engellenmiş, halkın kendisini ifade etme ve haber alma özgürlüğü kısıtlanmıştır.
T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan dün Bursa’da düzenlediği seçim mitinginde “Twitter mwitter, hepsinin kökünü kazıyacağız Uluslararası camia şöyle der, böyle der hiç umurumda değil. Herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü görecek.” dedikten ve Başbakanlık Basın Müşavirliği’nin “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bazı linklerin kaldırılmasına ilişkin mahkemelerden çıkarmış oldukları kararların uygulanması konusunda Twitter yetkililerinin duyarsız kaldıkları bir süreç söz konusudur. Mahkeme kararlarını umursamama, hukukun gereğini yerine getirmeme biçimindeki bu tutumda bir değişiklik gözlenmemesi halinde, vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek için teknik olarak, Twitter’e erişimin engellenmesinden başka çare kalmayabileceği belirtilmektedir” açıklamasından sadece bir kaç saat sonra gece yarısı Twitter’a Türkiye’den erişim yasaklanmıştır. Internet servis sağlayıcılarına ulaşan mahkeme kararları ile Twitter’a ülke sınırları içinden erişim kapatılmış, mobil cihazlarda kullanılan 3G erişimi de aynı şekilde engellenmiştir.
Yasakların ve sansürün bir çözüm olmadığını, sosyal medyanın susturulamayacağını, özgürlüklerin sansür yoluyla kısıtlanamayacağını herkesin görmesi, bilmesi gerekir. Bunu dün gece Twitter yasaklandıktan kısa bir süre sonra DNS ayarlarında değişiklik yaparak veya VPN, Hotspot Shield gibi bazı programlar üzerinden mecraya giren milyonlarca Türk kullanıcısı da göstermiştir. Sayıları 12 milyona yaklaşan Türkiyeli Twitter kullanıcıları #TwitterBlockedinTurkey etiketiyle konuyu bir saat içinde Twitter’da dünya çapında en çok konuşulan etikete taşımış, farklı etiketlerle gece boyunca TT listesinde kalarak, dünya kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Yasaklamadan sonraki ilk 4 saat içinde 2,5 milyondan fazla Türkçe tweet gönderildiği hesaplanmaktadır. Şu anda dünya basını Türkiye’deki Twitter yasağını öncelikli haber olarak vermekte, bunun özgürlükleri baltalama yönünde bir girişim olduğunu söylemektedir.
Biz, ülkemizin geleceğini oluşturacak çocukları yetiştiren anne babalar olarak Gezi Parkı direnişi ile tırmanan ve 17 Aralık süreciyle hızlanan şiddet ve sansür uygulamalarını esefle izlemekteyiz. Türkiye’nin gerçek demokrasiden gün be gün uzaklaşmasından, meclisinden medyasına, emniyet güçlerinden yargısına kadar her türlü sistemin çivisinin çıkmış olmasından derin bir endişe duymaktayız. Dün geceki yasak kararıyla Türkiye dünya üzerinde Twitter’a erişimin engellendiği Çin dışındaki tek ülke olmuştur. Bunun utancı ve ayıbı bu yasağı getirmeye cesaret edenlere ait olmakla birlikte, ağırlığını omuzlarımızda taşımaktayız.
Bu ülkenin gelecek nesillerinin özgür bireyler olarak büyümesini en çok isteyen ve bunun için emek veren anne babalar olarak hükümetin son aylarda giderek artan baskıcı tavırlarını kabul etmiyor ve bu sansürü şiddetle kınıyoruz. Herkesi gerek internet üzerinden, gerekse etrafımıza bu durumu anlatarak konuyu protesto etmeye ve nihai olarak da 30 Mart 2014 Pazar günü yapılacak olan yerel seçimlerde vatandaşlık hak ve sorumluluğu olan oy kullanma görevini mutlaka yerine getirmeye davet ediyoruz.
Blogger Anne ve Babalar
Çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak isteyen anne-babalar için Yapı Kredi’nin yeni bir ürünü var: İlk Param
İlk Param, çocuğunuzun her adımında onunla beraber büyüyecek uzun dönemli bir birikim hesabı… İlk Param ile 0-18 yaş arası çocuklarınız adına şimdiden birikim yapmaya başlayabilirsiniz.
Çocuklarınızın gelecekteki ihtiyaçları için şimdiden birikim yapmaya başlamak isterseniz, İlk Param bunu oldukça kolay bir hale getiriyor. İlk Param’a Yapı Kredi kredi kartlarınızdan otomatik ödeme talimatı vererek, çocuğunuzun geleceğini garanti altına alan paranın kendi kendine birikmesini sağlayabilirsiniz.
İlk Param’ın Özellikleri
– İlk Param ile şimdiden çocuklarınız adına düzenli birikim yapabilirsiniz.
– Ortak hesap açarak sevdiklerinize İlk Param hediye edebilirsiniz.
– Belirleyeceğiniz tarih ve sıklıkta, belirleyeceğiniz miktarda düzenli birikim talimatı verebilirsiniz.
– Vadesiz hesaptan düzenli alım talimatı verilebildiği gibi, Yapı Kredi kredi kartlarından da düzenli birikim talimatı verebilirsiniz.
– Ara Ödeme fonksiyonu ile toplu olarak tek seferde ödeme de yapabilirsiniz.
Sevdiklerinize İlk Param hediye edin.
İlk Param’ı yalnızca kendi çocuklarınız için değil, yakınlarınızın çocukları için de açtırabilirsiniz. Böylece hem onlara unutulmaz bir hediye vermiş hem de yeni doğan bebeğin geleceği için birikim yapmaya teşvik etmiş olursunuz.
Neden İlk Param?
Uzun vadeli birikim imkanı sağlayan ilk Param %100 YFAK2 fonu içermektedir. YFAK2 fonu, esnek portföy yapısıyla gerek bono, gerek hisse senetleri piyasasındaki getiri fırsatlarını değerlendirir. Fonun amacı uzun vadeli yatırımların enflasyon karşısında değer kaybetmesine engel olarak enflasyon üzerinde getiri sağlamaktır. Fon yönetiminde yatırım yapılacak sermaye piyasası araçlarının seçiminde nakde dönüşümü kolay ve riski az olanlar tercih edilir. Uzun vadeli yatırım perspektifine sahip yatırımcılara uzun vadede orta risk seviyesi ile yüksek getiri elde etme imkanı sağlar.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
![]() |
Doğana Doğumda Kadın Hakları |
Dijital oyun sektörünün tüm aktörleri Etohum 2. Oyun Geliştiricileri Zirvesi’nde!
Etohum, üretim, satış ve pazarlama dünyasının yeni mecrası oyun endüstrisinin tüm aktörlerini, 23 Kasım Cumartesi günü 09.00–17.00 saatleri arasında Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü B Salonu’nda gerçekleştirilecek “Oyun Geliştiricileri Zirvesi”nde bir araya getiriyor.
Yeni ekonomiyle ilgili bilgi ve iş fikri sahibi olan girişimcilerle bu konuda yatırım yapabilecek şirket ve profesyonelleri buluşturmayı hedefleyen Etohum, oyun üreticilerinden oyun geliştiricilere, pazarlama ve yönetim profesyonellerine kadar dijital oyun dünyasının önemli oyuncularını Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş kampüsüde ağırlıyor.
Bilgisayar, mobil ve konsol oyunlarla ilgili son gelişmeler ışığında planlanan zirveye, video oyunlarının Türkiye’deki öncüsü Sobee kurucusu ve CEO’su Mevlüt Dinç, Avrupa’nın en başarılı bilgisayar oyunu tasarımcılarından John Hare, Türkiye’nin dijital oyun sektörüne yön veren Fugo’nun kurucusu Erol Nahmias, oyun endüstrisinin Türkiye’deki öncü isimlerden Peak Games’ten İlkin Balkanay ve Hakan Sağlam gibi oyun sektöründe tanınan birçok oyun firmasının temsilcileri katılıyor.
Tart’tan Emrah Olgun, App Campus’tan Pekka Sivonen, Joy Game’den Barış Özistek, MadByte Games’ten Özgür Soner, Pixofun’dan Ergun Güvenç ve ATOM’dan Elif Buğdaycıoğlu da zirvenin önemli katılımcılarından.
Oyun Geliştiricileri Zirvesi hakkında daha fazla bilgi almak ve zirveye katılmak isteyenler http://www.etohum.com/etkinlik/oyun-gelistiricileri-zirvesi adresinden detaylı bilgi edinebilecek ve katılım formunu doldurmaları halinde toplantıya katılabilecekler.
her etkinliğini heyecanla bekler olduğum #playdateturkey’in 29Ekim’de gerçekleşen 3. etkinliğinde, farklı bir heyecanı da yaşıyordum. bu seferki etkinlikte, Derya ile hazırladığımız çiçeği burnunda web sitemiz Teknolojik Anneler ile sponsor olarak da yer aldık. katılımcıların her birine özenle seçtiğimiz uygulamalardan hediye ettik.
yine dört dötlük geçen ‘müzik’ temalı bu etkinlik için sevgili Meltem ve ekibini kutluyorum.
kendi çektiğim fotoğraflar bu linkte. şimdi buyrun basın bültenine;
Playdate Turkey anneleri, çocukları ile birlikte 29 Ekim’i Kids Music Class’ta kutladı.
Çocuklar ve ebeveynler için etkinlikler düzenleyen ilk platform olan ve Hürriyet Aile desteği ile yoluna devam eden Playdate Turkey, 3. etkinliğini Kids Music Class’ta gerçekleştirdi. Çocuklar güneşli bir sabahın keyfini Kids Music Class’ın açık hava oyun bahçesinde çıkardıktan sonra ebeveynleri ile birlikte yaş gruplarına göre müzik sınıflarına girdiler.
0-3 yaş grubu çocuklar ritim atölyesinde anneleri ile müzik eşliğinde dans edip, perküsyon müzik enstrümanları ile ritim tutarken 3-6 yaş grubu çocuklar keman, bateri ve piyano derslerinde kendi becerilerini keşfetme şansı buldular. Etiler Müzik Okulu’nun kurucusu Ahu Kahraman Yıldırım küçük bir piyano dinletisi verirken çocukların yüzündeki heyecan görülmeye değerdi.
Aktiviteler sonrasında acıkan çocuklar Etiler Müzik Okulu’nun hazırlamış olduğu lezzetli ikramlarla karşılaştı. Aptamil mamadan, meyveli yoğurtlara kadar her detayın düşünüldüğü öğle yemeği sonrası bahçede Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunu piyano, keman eğitmeni İrge Sezer ile “Müziğin Çocuk Gelişimine Faydası” konulu bir söyleşi yapıldı.
Etkinlik sonunda ise çocukları Doğan Egmont Yayıncılık’ın çıkarttığı Klasik Müzik Masalları Serisi’nden CD’li Mozart Kitabı ve Teknolojik Anneler’in Android/iPhone uygulama hediyesinin bulunduğu bir sürpriz hediye çantası bekliyordu.
Playdate Turkey günlerine katılmak ve etkinliklerinden haberdar olmak için http://playdateturkey.com ‘dan üyelik formunu doldurabilirsiniz.
Sosyal medyada Playdate Turkey: |
www.facebook.com/PlaydateTurkey
Twitter: @PlaydateTurkey
Instagram: @PlaydateTurkey