Etiket arşivi: anaokulu

Çocuğun hayalini fırlatıp at(ma)!

“Çok özel bi taş buldum,bak!” diye koşarak geldi yanıma. Çocukken taş koleksiyonum olduğunu söylediğimden beri, o da taş toplar oldu. ‘Çok güzel! Yalnız bu bir taş değil’ dedim, ‘Bu bir kestane!’ O gün bu minik kestane Bubu’nun cebine girdi ve ben diyeyim 6 ay, siz deyin 9 ay bizimle dolaştı ta ki önceki güne kadar

Sıkışık trafiğin ortasında kalsak, bi yerden Bay Kestane çıkıyordu, Bubu ona sürekli bir şeyler anlatıyordu. Doktora gitsek cebimizde gizli yolcu Bay Kestane bizimle geliyordu. Sahilde yürüyüşe çıksak kestaneye arkadaş bulmak için yine elinde, bizimleydi. Bir yolculuğa çıkacak olsak çantaya ilk Bay Kestane giriyor, bazen pazar akşamları ‘Anne, kalem kutuma koydum Bay K’yi, ama sınıfta hiç çıkartmıyorum, cuma tekrar eve dönecek’ diyordu. Yalnız öyle çok bir takıntı hali de yok, ara ara reytingi artıyordu kestanenin, bazen 10 gün – 15 gün unutuluyordu.

Geçen gün anaokulunda bahçeye çıkarlarken, bizimki kestaneyi  çantasından çıkartıp cebine atmış ve ‘kıymetlimisss’ o gün tenefüste bahçede Bubu’yla birlikteymiş, arkadaşlarıyla oyunlar yapmışlar. Ne olduysa bahçeden sınıfa geri dönerken olmuş.

ipek-suerBuradan sonrası Bubu’nun aktardığı şekliyle aktaracağım, olayı birebir bilmiyorum ama en azından (ve benim için en önemlisi) oğlumun olanı algıladığı şekil bu. Neyse, içeri dönüyorlarmış ve öğretmeni elindeki kestaneyi görmüş, ‘Onu bahçede bırak’ demiş. ‘O benim’ demiş Bubu ama fazlasını ekleyememiş, utanmış. Öğretmen de yinelemiş, ‘O sınıfa girmeyecek’. Ben Bubu’nun yüzünü hayal edebiliyorum, ‘Servise binerken alabilmek için usulca oradaki ağacın altına bıraktım’ diye anlatıyor çenesi titreyerek. Bırakmış ve içeri yönelmiş,  tam içeri girerken bir bakmış, öğretmeni Bay Kestane’yi Bubu’nun koyduğu yerden almış, hızla uzağa fırlatmış.

‘Artık bulamam onu’ diye yaşlı gözlerle anlattı, ertesi gün gittik aradık ama bulamadık. Etrafımızda kestaneden bol bir şey yok elbette, ama konu kestane  de değil. 2 cm.lik eciş bücüş kestanenin kime ne zararı vardı, ben anlamıyorum. Bir çocuk için çok önemi vardı, onu biliyorum. Korkularından endişelerine, heyecanlarından mutluluğuna bir oyun yolu bulmuştu kendine ve ne oldu, öğretmeni aldı, onu fırlattı attı.

Çocuğun -çok belli ki tekrar alabilmek için- usulca bıraktığı kestane, neden alınıp uzağa fırlatılır? Neden çocukların hayal güçlerini törpülemek için hiç bir fırsatı kaçırmıyoruz?

Neyse ki biz dün parkta çok çok özel bir dal bulduk, Bubu buldu daha doğrusu. 2 bacağı var gibi duran çok şirin 10 cm kadar bir dal. Henüz ismi yok ama şu an başucunda duruyor. ‘Bunu asla okula götürmiycem anne!’ diyor. Siz söyleyin, haklı değil mi?

 

bir ‘küçük kara balık’ varmış…

Mevcut okul öncesi eğitim sistemine razı olmayan bir grup velinin bir araya gelerek kurduğu “veli inisiyatifi” ilk anaokulu örneği olan, Küçük Kara Balık Çocuk Evi, 2013-2014 eğitim yılında Erenköy’deki yeni binası ile daha çok çocuk ile Montessori felsefesini buluşturmayı hedefliyor.
 
Erenköy’deki yeni binalarına taşınmak için çalışmalara ve tanıtıma başladıklarını belirten “Veli İnisiyatifi Bir Montessori Okulu: Küçük Kara Balık Çocuk Evi”nin velileri birlikte bir şeyler başarmanın yapıcı gücüne inanan herkesi çocuğu olsun olmasın aralarına davet ediyorlar. Yeni binalarına taşınma aşamasında yeniden okul tanıtım günleri ve çeşitli etkinlikler düzenleyen büyük kara balıklar yeni binalarında daha çok “Küçük Kara Balık”a ulaşabilmenin mutluluğunu paylaşmak, seslerini duyurmak için destek arayışlarını sürdürüyorlar.
Bu amaçla düzenlenen tanıtım toplantılarının detayları şöyle;
 9 Mayıs- Perşembe , 10:30- Caribou Cafe- Caddesbostan  
16 Mayıs – Perşembe, 18:30 – Küçük Kara Balık Çocuk Evi-Koşuyolu
 
* blogumda paylaştığım bu post, destek amaçlıdır. Küçük Kara Balık’ın web sitesine buradan, ‘Montessori nedir?’ diyorsanız derneğin sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.